İlâhî Lütuflar Gecesi Mi‘râc

İlâhî Lütuflar Gecesi Mi‘râc

Konu: İlâhî Lütuflar Gecesi Mi‘râc

 

 

 

Selâmün aleyküm

 

 

İlâhî Lütuflar Gecesi Mi‘râc (yazılı Anlatım)
Hüzün Senesinin Peşinden Gelen Tesellî
Kur’ân-ı Hakîm’de İsrâ ve Mi‘râc Hâdîseleri
Geceyi İhyâ

 

Zaman ve mekânın sahibi Cenâb-ı Hakk, bazı zaman ve mekânları bazısına üstün kılmıştır. Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ’da kılınan namazlar nasıl diğer namazlardan üstün ise Mi‘râc, Regâib ve Kadir Geceleri de diğer gecelerden üstün kılınmıştır. Bu üstünlüğü idrâk edebilmek elbette ki bu gecelerden gâfil kalmamaya ve mümkün mertebe Cenâb-ı Hakk’ı râzı edecek amellerle geçirmeye vesîle olacaktır. Cenâb-ı Hakk’ı râzı etme gayretini güden bir Müslümanın, Allah Teâlâ’nın affını, merhametini ve füyuzâtını coşkun seller misâli akıttığı bu gibi gecelerden gâfil olması düşünülemez.

 

Hüzün Senesinin Peşinden Gelen Tesellî

 

Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) daha çok küçük yaşlarda önce babasını sonra vâlidesini ve dedesini yitirmişti. Risâletin onuncu yılında amcası Ebû Talib’i de kaybeden Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) çok mahzundu. Amcasının vefatından üç gün sonra, hanımlarının ve kendisine îmân edenlerin ilki, tüm servetini yolunda Allah yoluna vakfeden bu muhtereme hanımını da kaybeden Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) nihâî derece hüzünlenmişti. Bu sene İslâm târihinde “hüzün senesi” olarak isimlendirilmiştir. Hatîce validemizin (Radıyallâhu Anhâ) vefâtından sonra, risâlet görevini îfâ için gitmiş olduğu Tâif’te de insanların kötü muamelesine mâruz kalan Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in hüznü kat be kat artmıştı. Yaşamış olduğu tüm bu üzücü hâdiselerden sonra Cenâb-ı Hakk, Rasûlü’nü, İsrâ ve Mi‘râc gibi iki büyük mûcize ile ferahlatmış ve başta Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) olmak üzere tüm mü’minlere ikrâm ve ihsanlarda bulunmuştur.

 

Kur’ân-ı Hakîm’de İsrâ ve Mi‘râc Hâdîseleri

 

İsrâ Cenâb-ı Hakk’ın, Rasûlü’nü (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Burak isimli bir binek üzerinde, Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya çok kısa bir zamanda yürütmesi mucizesidir ve kelime olarak “Gece Yürüyüşü” manasına gelir. Bu mûcize hâdise Kur’ân-ı Hakîm’de şöyle ifâde edilmiştir: O Zât’ı tesbîh ile ki; bir gece kulunu Mescid-i Harâm’dan etrâfını bereketli kıldığımız o Mescid-i Aksâ’ya götürmüştür. Tâ ki ona bâzı âyetlerimizi gösterelim diye. Şüphesiz ki O; (tüm sözleri, özellikle Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in duâlarını ve müşriklerin Mi‘râc dönüşü ona neler dediklerini hakkıyla işiten) Semî‘ de, (bütün işleri; bâhusûs Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Mi‘râc’a mazhâr kılınmasına vesîle olacak kıymetli amellerini tam mânâsıyla gören) Basîr de ancak O’dur.” Bu âyet-i kerîme İsrâ hadisesinden bahsetmektedir.

 

Kaynak: İsrâ Sûresi, 1; Kur’ân-ı Mecîd, s. 281.

 

 

İsrâ hâdisenin devâmı olan ve Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in Mescid-i Aksâ’dan yüce makamlara yükseltildiği Mi‘râc hâdisesi ise daha çok Necm sûresinin şu âyet-i kerimelerinin muhtevâsında ifâde edilmektedir: “Andolsun ki; elbette o (Nebî) onu (Cibrîl’i Mi‘râc gecesindeki) diğer bir iniş(in)de de (asıl yaratıldığı şekli üzere) gerçekten görmüştü! Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında! (O Sidretü’l-müntehâ ki takvâ sâhiplerinin barınağı olan) Me’vâ cenneti de onun yanındadır! Hani kaplayan şeyler o Sidre’yi kapladığı zaman; (Rasûlün) göz(ü, bakmakla emr olunduğu şeyleri görmekten başka bir tarafa doğru) kaymamış ve (onların dışına) taşmamıştır. Andolsun ki; elbette o (Nebiyy-i zîşân), Rabbinin en büyük âyetlerinden önemli bir kısmını (Mi‘râc gecesinde) kesinlikle görmüştür.”

 

Kaynak: Necm Sûresi, 13-18.

 

 

Beş vakit namazın farz kılındığı mî‘râc gecesinde; Bakara Sûresi’nin “Âmenerrasûlü” olarak bilinen son iki âyeti, namazın vecîbelerinden olan teşehhüdde okuduğumuz “Tahiyyât Duâsı”, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e şefâat müsâadesi verildiğine dair müjde gibi birtakım hediyeler bizlere bahşedilmiştir.

Kaynak: Ahmed İbni Hanbel, el-Müsned, 1/422; Müslim, Îmân, 279.

 

 

Geceyi İhyâ

 

Mevlâ Teâlâ’nın rahmet ve mağfiretinin bol olduğu bu geceyi mümkün mertebe ibâdet ve zikirler geçirmek gerekir. Allah Teâlâ’ya ilticâ edip geçmiş günahlarımıza tevbe etmemiz, başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde vârid olan zikirleri okumamız ve oruçlu bulunmamız gecenin ihyâ edilmesine vesîledir. Muhtaç ve fakîr kimseleri gözetip sadaka vermek, sâlih insanlardan duâ talep etmek ve âile ve akrabalarımıza sıla-i rahimde bulunmakta pek güzeldir. Yakındakileri bizzat ziyâret edip uzaktakileri ise en azından telefonla arayıp gecelerini tebrik etmek, akrâbalık bağlarını kuvvetlendirme açısından çok yerinde ve güzel bir davranıştır. Ümmet-i Muhammed için duâ etmeyi de unutmamak gerekir Evliyâ-ı Kirâm Hazerâtı bu gecede bol bol kazâ ve nâfile namaz kılmayı tavsiye etmişlerdir.

Cümle ümmetin Mi‘râc Gecesini tebrîk eder, Cenâb-ı Hakk’ın cümlemizi bu gibi geceleri ibâdetle geçiren makbul kullarından eylemesini niyâz ederiz! Âmîn Yâ Muîn..

 

Kaynak: ismailaga.org.tr/ilahi-lutuflar-gecesi-mirac

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ