Ramazan Bayramı

Ramazan Bayramı

Konu: Ramazan Bayramı

 

Selâmün aleyküm

 

Konu başlıklarımız ve anlatım sıraları aşağıda listelenmiştir.

 

1-) Ramazan Bayramı.
2-) Şeker Bayramı Söylemine Dair.
3-) Eski Bayramlara Hayıflanmak Yerine İslâmî Bir Bilinç İnşâ Etmek.
4-) Ümmeti Unutmamak.
5-) Bayramlarda Vazifelerimiz.

 

1-) Ramazan Bayramı:

Ramazân-ı Şerîf ayını Cehennemden âzâdlık kılan ve mü’minlere, fazîleti pek yüce iki büyük bayram hediye eden Allah Te‘âlâ’ya nihâyetsiz hamd-ü senâlar olsun! Bizlere Ramazân-ı Şerîf ibâdetlerini kâmil şekilde îfâ edebilme yollarını gösterip fiilî olarak öğreten, sevinç ve sürûr vesilesi bayramları Âlemlerin Rabbi olan Allah Te‘âlâ’dan bizlere hediye getiren Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e, âli ve ashâbına salât-ü selâm olsun!

Pek çok fazîlet ve müjdelerle dolu bayram günleri, mü’minlerin geceden yoğrulduğu sevinç ve heyecanla başlayıp namazla ve bilâhare bayramlaşmayla devam eden müstesna günlerdir. Ramazân Bayramı günleri, bir ay boyunca tutulan orucun ardından, Allah Te‘âlâ’nın lütfettiği nimetlerle gün aydınlığında yeniden buluşma günleridir.

Ramazân-ı Şerîf’in özlemi hiçbir zaman dinmez. Mü’minler, eslâfımızın da hassasiyeti gereği, bu mübârek ayı takip eden altı ay boyunca Ramazân amellerinin kabulü için duâ ve niyâza devam ederler. Sonraki altı ay ise, bir sonraki sene Ramazân-ı Şerîf ayına kavuşabilme ümidi ve niyâzıyla geçer.

Bayramlar, iyilik ve güzellikleri paylaşma günleri olmanın yanında, hususî dinî vecibelerimiz ve görevlerimiz bulunan günlerdir. Sosyal yönüyle çok büyük önem taşıyan bayram günlerinde küskünler barışır; dertler devâ, darlık ve borçlar edâ, hastalar şifâ, sıkıntılara dûçâr olanlar salâh bulur.

 

2-) Şeker Bayramı Söylemine Dair:

Özellikle bazı çevrelerde Ramazân Bayramının ‘şeker bayramı’ olarak isimlendirildiği görülmektedir. Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) musallaya çıkmadan hurma yemesi, ümmet içerisinde tatlı yeme geleneğinin temelini teşkil etmektedir. Söz konusu isimlendirme de muhtemelen bu tatlı geleneği ve şeker ikramı vesilesiyle ortaya çıkmış olmalıdır. Bu isimlendirmenin, bayramın sadece şeklî yönünü esas almak suretiyle, manevi havasını ihtiva etmekten uzak olduğu açıktır. Bu sebeple, sözünü ettiğimiz isimlendirme yerine, kurtuluş ve mağfiretten berekete bayramın manasını yansıtmaya uygun olarak; ‘’Ramazân Bayramı’’ ya da ‘’Fıtır Bayramı’’ kullanımlarını tercih etmek daha doğrudur.

 

3-) Eski Bayramlara Hayıflanmak Yerine İslâmî Bir Bilinç İnşâ Etmek:

Bugün yaşı hayli ilerlemiş büyüklerimiz başta olmak üzere, hemen hepimizin dilindedir: ‘’ah nerede o eski bayramlar’’ serzenişi. Bayrama bir şey olduğu yoktur hâlbuki. Olan bize olmuştur. Modern hayat, bütün birikimimizi tahrip etmiş, yaşama sevincimizi ve değerlerimizle olan bağımızı büyük ölçüde zayıflatmıştır. Alaylarla şenlik havasında geçirilen bayramlar bugün maatteessüf çalışma şartlarındaki yoğunluk ve daha başka sebeplerle tatil fırsatına dönüşmüş durumdadır.

Bayramların asıl mânevî kimliğinin toplum indinde ıslâhı, İslâmî bilincin ihyasıyla gerçekleştirilebilecek bir iştir. Hal çaresi noktasında, âlimlere, İslâmî ilimlere ve bu ilimlerin tedris edildiği merkezlere gereken önemi vermek, ahlâklı ve şuurlu nesiller yetiştirmek yapılması gereken en temel işlerdendir.

 

4-) Ümmeti Unutmamak:

Araya mesafeler girmiş olsa da Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm’ın beyanıyla hakikatte tek vücud olarak tanımladığı Mü’minler, birlik ve beraberlik günleri olan bayramlarda kendilerini ve yakınlarını düşündükleri gibi dünyanın muhtelif bölgelerinde yaşamakta olan Mü’min kardeşlerini de düşünmeli, bayram vesilesiyle hatırlamalıdırlar. Onlarla kurulacak gönül köprüleri yoluyla dertler ve sıkıntılara ortak olunacağı gibi bayramın heyecan ve mutluluğu da öylece paylaşılmalıdır.

 

5-) Bayramlarda Vazifelerimiz:

Bayram günleri, tekbîr günleridir. Zira âyet-i kerîmede:
“Allâh (yolculuk ve hastalık halinde oruç tutmamanızı serbest kılarak) size kolaylık dilemektedir, size zorluk (çıkartmak) istememektedir. (Allâh-u Te`âlâ bütün bunları açıklamıştır ki, böylece İslâm’ın hükümlerini bilesiniz,) bir de (oruç tutulması gereken günlerle alâkalı) o sayıyı tamamlayasınız ve sizi (râzı olduğu amellere) hidâyet buyurmuş olmasına karşılık Allâh’ı (yüceltici ifadelerle) tekbîr edesiniz diye! Tâ ki (bu sayede) siz şükredesiniz!” (Bakara Sûresi:185’ten.) buyurulmuştur.

Bayrama, gecesi ihyâ edilerek girilir. Bayramlar, “Teşrîk Tekbirleri” ile süslenir. Sabahında gusledilir, tırnaklar kesilir ve beden temizliği konusunda özen gösterilir. Bayram günlerinde temiz ve güzel elbiseler giyilir, güzel koku sürünülür, bıyıklar kısaltılır ve sabah (mümkünse hurma) tatlı yenilir. Gücü yetenler için namaza yürüyerek gitmek, giderken ve gelirken farklı yolları tercih etmek; bayram namazı için toplanmış bulunan cemaatten, mahşer gününü düşünerek ibret almak ve kabir ziyâretlerinde bulunmak, bayram günlerini ihyâya yönelik hadîs-i şerîflerde tavsiye edilmiş olan nebevî haslet ve hassasiyetlerden, müstehâb kabul edilen amellerdendir.

İhtiyaç sahiplerinin Ramazân Bayramına hazırlanabilmeleri için fıtır sadakasının bayram namazından önce verilmesinin önemini  ve zekât ibâdetini henüz îfâ etmemiş kardeşlerimize Ramazân-ı Şerîf’in bereketinden istifade niyetiyle bu ayda ödemenin ehemmiyetini bir kez daha hatırlatır, başta Ramazân-ı Şerîf amelleriniz olmak üzere bilcümle ibâdetlerinizin kabulünü dileriz.

Mübârek Ramazân Bayramının, tüm İslâm âlemi için hayırlara vesile olmasını temennî eder, ümmet-i Muhammed’in tek vücut hâlinde hareket edebileceği; insanlığın bereket, huzûr ve sükûna kavuşacağı günlere vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.

 

 

Kaynaklarımız: Aşağıda listelenmiştir dinisitem.com olarak tek bir yazıda birleştirerek yayınladık.

1-) ismailaga.org.tr/ramazan-bayraminiz-mubarek-olsun-2

2-) ismailaga.org.tr/ramazan-bayraminin-fazileti-amelleri
-Hadis ve âdâb-ı şer’iyye kitapları başta olmak üzere, literatürde yer alan eserlerde bazı zamanların ve mekânların fazîletlerinin müstakil ba’b altında kaydedilmiş olması da bu durumu işaret etmektedir.
-Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 103, 235, 250; Ebû Dâvûd, “Salât”, 245; Nesâî, “Salâtü’l-îdeyn”, 1
İydu’l-Fıtr ya da Yevmu’l-Fıtr ifadelerinin kayıtlı bulunduğu hadîs-i şerîflerin bir kısmı için bkz. Ebû Davud, Salât 245, (1134); Nesâî, Iydeyn 1, (3, 179); İbn-i Mâce, 1660, 1714, 1754, 1755, 1756.
-İbrahim Bayraktar, ‘’Bayram’’, DİA, C.V, s.261
-İbn Hacer, Fethu’l-bârî, C.V, s.119)
-Ramazân bayramının ilk günü, kurban bayramında da dört gün oruç tutmak Hanefîler’e göre tahrîmen mekruh, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre haram kabul edilmiştir. Bu konuda Şâfiî ve Hanbelîler’in görüşünü paylaşan Mâlikîler ise kurban bayramının dördüncü gününde oruç tutmayı haram değil mekruh saymışlardır. (Büyük İslâm İlmihâli)
-Buhârî, “Îdeyn”, 3; Müslim, “Edâhî”, 7

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ