Esma-i Hüsna (ALLAH-U TEALA’NIN ismi Şerifleri)
Konu: Esmâ-i Hüsnâ (ALLAH-U TEÂLÂ’NIN ismi Şerifleri)
- Ebû Hüreyre(r.a.) rivayet etmiştir:
“Allah’ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Bu isimleri
bir kimse ezberlerse (hıfz) cennete girer. O tektir, teki sever.”
(Buhârî, De’avât, 68, VII, 169) - Ayet ve hadislerde Allah’ın isimleri “En güzel isimler” anlamında el-esmâü’l-hüsnâ” şeklinde ifade edilmektedir.
- “Allah’ın 99 ismi vardır, yüzden bir eksik. Kim bunları
sayarsa (ihsâ) cennete girer.” (Buhârî, Tevhîd, 12; Şurût, 18, ; Müslim, Zikir, 5, ; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrê, Nu’ût, 1, )
“Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) cennete girer.” (Tirmizî, De’avât, 83 )
Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler şunlardır:
Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, esSelâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, elMütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Musavvir, el-Gaffâr, elKahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr,
es-Semi’, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm,
el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz,
el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb,
el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd,
el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd,
el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, elHayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed,
el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel,
el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, etTevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk,
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy,
el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, elBedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.
-Konumuz İki şekilde anlatıma devam edecektir.
-
Ayetlerde Geçen Allah’ın İsimleri.
-
Hadislerde Geçen Allah’ın İsimleri.
1-) Ayetlerde Geçen Allah’ın İsimleri:
Kur’ân ayetlerinde Yüce Allah’ın isimleri isim veya
isim tamlamaları şeklinde geçmektedir.
el-A’lâ (en yüce, en şerefli),
el-A’lem (her şeyi en iyi bilen),
el-Alî (şanı, şerefi, izzeti ve kudreti yüce olan),
el-Âlim (bilen, anlayan, tanıyan),
el-Alîm (her şeyi çok iyi bilen),
el-Âhir (varlığının sonu olmayan, ölümsüz, ebedî ve bâkî),
el-Akrab (bilmesi, görmesi, duyması, haberdâr olması ve
yardım etmesi açısından insanlara en yakın olan),
el-Azîm (zatı, isim, sıfat ve fiilleri itibariyle pek ulu, büyük, yüce),
el-Azîz (üstün, güçlü, kuvvetli, galip, şerefli, değerli, melik),
el-Bâri’ (yaratan, örneği olmadan varlıkları îcat eden),
el-Basîr (aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi
gören),
el-Bâtın (mâhiyeti akıl ile idrâk olunamayan, hayal ile
tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen),
el-Berr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli),
Câ’ılûn (yaratan, vâr eden, bir varlıktan başka bir varlık
yapan),
el-Cebbâr (emir ve yasaklarını, hüküm ve kararlarını
kullarına yaptırmaya gücü yeten, azgın ve zalimleri kahredici, dertlere derman olan, yaraları sarıp onaran, yaratıklarının
hâllerini düzelten),
el-Ebkâ (verdiği nimetler sürekli ve hep kalıcı olan),
el-Ehad (eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek,
yegâne),
el-Ekrem (en çok ikram eden),
el-Evvel (öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadîm
tek varlık),
Fâil(ûn) (yapan, yaratan, vâr eden),
el-Fettâh (iyilik kapılarını açan, en âdil hüküm veren)
el-Ğaffâr (çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar
çok olursa olsun yine bağışlayan),
el-Ğafûr (çok affeden, çok bağışlayan),
el-Ğanî (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan),
el-Habîr (her şeyden haberdar olan, gizli aşikâr her şeyi
bilen, haber veren),
el-Hâdi’ (hile yapanları cezalandıran)
el-Hâdî (hidayet eden, doğru yolu gösteren),
el-Hafî (çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi,
her şeyi bilen, duaları kabul eden)
Hâfiz(ûn) (koruyup gözeten),
el-Hafîz (varlıkları yok olmaktan koruyan),
el-Hakîm (hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan),
el-Hâkim (hükmeden, karar veren, haklıyı haksızı ayıran),
el-Hakem (hüküm veren, son kararı veren),
el-Hakk (varlığı, ilâh ve rab oluşu hak olan, eşyayı var
eden, hakkı ızhar eden, mülk sahibi, yok olmayan, varlığında
şüphe bulunmayan, âdil),
el-Halîm (çok sakin, hemen öfkelenmeyen, acele etmeyen, teenni ile hareket eden),
el-Hallâk (mükemmel yaratan, devamlı yaratan),
el-Hasîb (insanlara yeten, insanların yaptıklarını koruyup hesaba çeken),
Hâsib(în) (insanları sorgulayan, hesaba çeken),
el-Hayr (hayırlı olan, faydalı olan, iyilik eden),
el-İlâh (ma’bûd, Tanrı),
el-Kadîr (çok güçlü, çok kuvvetli, istediğini istediği gibi
eksiksiz, kusursuz ve tam yapabilen),
el-Kâdir (güçlü, kuvvetli, her şeye gücü yeten),
el-Kâfî (kullarına yardım eden, vekil olan, yol gösteren,
yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken),
el-Kahhâr (yenilmeyen, daima galip gelen),
el-Kâhir (galip gelen, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan,
yaratıklarını dilediği gibi yöneten),
el-Kâim (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten),
el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan),
el-Kâşif (azap, sıkıntı, bela ve dertleri gideren),
Kâtib(ûn) (insanların yaptıklarını yazan),
el-Kavî (kuvvetli, kudretli, her şeye gücü yeten),
el-Kayyûm (zatı ile kaim olana, ezelî ve ebedî, her şeyin
varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan, ihtiyaçlarını üstlenen),
el-Kebîr (zatı, isim ve sıfatları, şanı ve şerefi, kadri ve
kıymeti, değer ve izzeti pek yüce, ulu ve büyük),
el-Kerîm (değerli, şerefli, çok nimet veren, nimet ve ihsanı bol olan ),
el-Kuddûs (her türlü çirkinlik, noksanlık ve ayıplardan
uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan,
güzellik, iyilik ve ihsanlarıyla övülen),
el-Latîf (yaratıklara karşı yumuşak, çok merhametli, çok
lütufkâr, ihsan sahibi, insanlara hak ettiklerinden fazlasını
veren her şeyin detayını, sırlarını en iyi bilen, işleri çok hassas
düzenleyen, gözle görülmeyen),
Mâhid(ûn) (yeryüzünü yaratıkları için elverişli, yarayışlı ve faydalı olarak yaratan),
el-Mâlik (bütün varlıkların sahibi),
el-Mecîd (çok şerefli, çok itibarlı),
el-Melik (bütün varlıkları yöneten, dilediğini yapan, dilediği gibi hükmeden),
el-Melîk (çok mülkü olan, her şeyin sahibi ve maliki, onları terbiye edip yetiştiren, mülk ve güç veren),
el-Metîn (çok kuvvetli, çok dayanıklı, acizliği, za’fiyeti
ve gevşekliği olmayan),
el-Mevlâ (dost, yardımcı, görüp gözeten),
Mu’azzib(în) (suç işleyenleri, zalimleri, günahkârları cezalandıran),
el-Mu’ızz (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şerefli
kılan, aziz yapan),
el-Muhric (bir şeyi açığa çıkaran, bir varlıktan başka bir
varlık var eden, gizli şeyleri ortaya çıkaran),
el-Muhît (ilim ve kudretiyle her şeyi kuşatan, her şeye
muttali olan),
el-Mukît (her şeye gücü yeten, rızık veren, yapılanları
bilen, koruyan, mükâfat veren),
el-Muktedir (güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapan),
el-Musavvir (yaratıklara şekil ve özellik veren),
Mûsi(’ûn) (gökleri genişleten),
el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı ızhar eden, gerçeği
beyan eden),
Mübrim(ûn) (hile ile kötülük yapmaya karar verenleri
bilen, onların bu kötülüklerini boşa çıkran, onları kesin olarak
cezalandıran),
Mübtelî(n) (deneyen, imtihan eden, gizli olanları açığa
çıkaran),
el-Mücîb (duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren),
el-Müheymin (insanların bütün yaptıklarını bilen, koruyan, görüp gözeten),
el-Mühlik (isyan eden, azan, günaha dalan ve zulmeden
fert ve toplumları helâk eden),
el-Mü’min (yaratıklarına güven veren),
el-Müneccî (sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran),
el-Münezzil (nimet veren, su, sekînet, melek, kitap ve
peygamber indiren),
el-Münîr (ışık veren, aydınlatan),
Münşi’(ûn) (îcat eden, inşa eden, yapan, örneksiz olarak
yaratan),
Müntekım(ûn) (suçluları cezalandıran),
Münzil(în) (melek, kitap, su ve sekînet indiren, nimet veren),
Münzir(în) (kullarına fayda ve zarar veren şeyleri bildiren; inkâr ve isyan edenlerin âkibetinin kötü olduğunu haber vererek onları bu davranışlardan sakındıran ve azabı ile korkutan),
Mürsil(în) (vahiy, peygamber, bol yağmur, aşılayıcı rüzgâr,
koruyucu melek, âsiler için yıldırımlar ve âfetler gönderen),
el-Müste’ân (kendisinden yardım istenen, kendisine sığınılan),
Müstemi(ûn) (sesleri işiten, duyan),
el-Müte’âl (aşkın, pek yüce, ulu, eksik ve noksanlıklardan berî olan),
el-Mütekebbir (ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzeh, pek yüce ve ulu),
el-Müteveffî (yaratıkların canlarını alan),
en-Nâsır (yardım eden),
en-Nesîr (çok yardım eden, sürekli yardım eden),
er-Râfi’ (peygamber ve mü’minlerin itibar, şan ve şereflerini artıran, göğü yükselten),
er-Rahîm (çok merhametli),
er-Rahmân (çok merhametli),
er-Rakîb (insanların hâllerini, sözlerini, yaptıklarını
ve davranışlarını bilen, haberdar olan, murakabe edip koruyan),
er-Raûf (çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan),
er-Rezzâk (bol nimet, maddî ve manevî rızık veren),
Sâdık(ûn) (söz, iş, va’d ve va’îdinde doğru olan, her sözünü ve va’dini yerine getiren),
es-Samed (her şeyin kendisine muhtaç olduğu, yöneldiği,
her dilek ve isteğin mercii; hiç eksiği, kusuru ve ihtiyacı olmayan ulu, şanlı, dosdoğru, âdil ve güvenilir olan),
es-Selâm (eksiklik, acizlik, hastalık, ölüm ve benzeri şeylerden salim olan kullarına güven ve selamet veren),
es-Semî’ (her sözü, bütün konuşulanları en iyi işiten, duyan)
Şâhid(în) (bilen, muttali olan, her şeye tanık olan),
eş-Şâkir (verdiği nimetlere şükreden ve çalışan kimseyi
ödüllendiren),
eş-Şefî’ (mü’minlerin yâr ve yardımcısı, azap ve sıkıntılardan koruyucusu olan),
eş-Şehîd (her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdâr
olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden),
eş-Şekûr (ibadet eden kullarının mükâfatlarını bolca veren, az çok her itaati ödüllendiren),
eş-Şey (var olan, mevcut),
et-Tevvâb (sürekli tövbeleri kabul eden),
el-Vâhid (zatında, isim ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan),
el-Vâlî (koruyup gözeten, yardım eden, işleri deruhte eden),
el-Vâris (bütün varlıkların sahibi, bâkî ve ebedî olan, her
şey kendisine dönen),
el-Vâsi’ (güçlü, kuvvetli, ilim ve merhameti her şeyi kuşatan, bütün yaratıklara rızık veren, nimet ve ihsanı bol olan),
el-Vedûd (mü’minleri çok seven, kulları tarafından çok
sevilen),
el-Vehhâb (karşılıksız çok nimet veren, ikram ve ihsanda devamlı olan, lütfu, ihsanı ve rahmeti bütün kulları kuşatan),
el-Vekîl (güvenilen, koruyan, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin maliki ve yöneticisi olan),
el-Velî (dost, seven, görüp gözeten, yardım eden),
ez-Zâhir (varlığı her şeyden aşikâr olan, her şeye galip
gelen, her şeyden yüce olan),
Zâri’(ûn) (ekinleri, bitkileri yetiştiren, büyüten),
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû (Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah)
Adüvvün li’l-kâfirîn (kâfirlerin düşmanı)
Âhizün bi nâsiyetihi (suçluları cezalandıran)
Ahkemü’l-hâkimîn (hüküm verenlerin en adili)
Ahsenü’l-hâlikîn (yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en iyisi)
Âlimü’l-ğaybi (gaybı bilen)
Allâmü’l-ğuyûb (görünmeyenleri çok iyi bilen)
Bâliğu emrihi (emri, hükmü hedefine ulaşan, kararını
infaz eden)
Bedî’u’s-semâvâti ve’l-ard (gökleri ve yeri örneği olmadan yaratan)
Berîü’n mine’l-müşrikîn (müşriklerden berî, uzak
olan)
Câmi’u’n-nâs (kıyamette insanları bir araya toplayan,
cem eden)
Ehlü’l-mağfire (mağfiret ehli, affedici )
Ehlü’t-takvâ (azabından korkup sakınmaya, korunmaya
lâyık olan)
Erhamü’r-râhımîn (merhamet edenlerin en merhametlisi )
Esdaku hadîsen (en doğru sözlü)
Esdeku kîlen (en doğru sözlü)
Esra’u ferahan (kullarının tövbesine çok sevinen)
Esra’u mekren (hile ve tuzak kuranları en süratli bir şekilde cezalandıran)
Esra’u’l-hâsibîn (hesap soranların, hesap görenlerin en
süratlisi)
Eşeddü be’sen (çok şiddetli cezalandıran)
Eşeddü ferahan (kulunun tövbesine çok sevinen)
Eşeddü kuvveten (çok kuvvetli, çok güçlü)
Eşeddü tenkîlen (çok şiddetli cezalandıran)
Fa’âlü’n-limâ yürîd (dilediğini yapan)
Fâliku’l-abbi ve’n-nevâ (çekirdek ve taneleri çatlatan,
yarıp açan )
Fâliku’l-ısbâh (karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran)
Fâtıru’s-semâvâti ve’l-ard (yeri ve gökleri yaratan)
Gâlib’ün ‘alâ emrihî, (emirinde işinde ve hükmünde galip olan)
Ğâfirü’z-zenbi (günahları bağışlayan)
Hâliku külli şey’in (her şeyin yaratıcısı)
Hayru’l-fâsılîn (hükmedenlerin, haklı ile haksızı ayırt
edenlerin en hayırlısı)
Hayru’l-fâtihîn (hükmedenlerin, nimet verenlerin, hayır kapılarını açanların en hayırlısı)
Hayru’l-ğâfirîn (bağışlayanların en hayırlısı)
Hayru’l-hâkimîn (hüküm ve karar verenlerin en hayırlısı )
Hayru’l-mâkirîn (hile ile kötülük yapanları bilemeyecekleri, anlayamayacakları cihetlerden daha şiddetli cezalandıran)
Hayru’l-münzilîn (nimet verenlerin, ikram edenlerin
en hayırlısı)
Hayru’l-vârisîn (varislerin en hayırlısı)
Hayru’n-nâsırîn (yardım edenlerin en hayırlısı)
Hayru’r-râhımîn (merhamet edenlerin en hayırlısı)
Hayru’r-râzkîn (rızık, nimet verenlerin en hayırlısı)
Hayrun hâfizan (en iyi koruyup gözeten)
İlâhü’n-nâs (insanların ilâhı)
Kâbilü’t-tevb (tövbeleri kabul eden)
Kâşifü’l-azâb (azabı, sıkıntıyı, derdi kaldıran)
Mâlikü yevmiddîn (hesap gününün maliki, sahibi)
Mâlikü’l-mülk (bütün mülkün sahibi)
Meliki’n-nâs (insanların meliki)
Mûhinü keydi’l-kâfirîn (kâfirlerin tuzağını zayıflatan,
boşa çıkaran)
Muhîtü’n bi’l-kâfirîn (kâfirleri kuşatan)
Muhyî’l-mevtâ (ölüleri dirilten)
Muhzî’l-kâfirîn (kâfirleri rezil rüsvay eden)
Mütimmü nûrihi (nurunu, dînini tamamlayan)
Nûru’s-semâvâti ve’l-ard (gökleri ve yeri aydınlatan)
Rabbü külli şey’in (her şeyin rabbi)
Rabbü’l-âlemîn (âlemlerin rabbi)
Rabbü’l-ard (yeryüzünün rabbi)
Rabbü’l-arş (arşın rabbi)
Rabbü’l-felak (sabahın rabbi)
Rabbü’l-ızzeti (kudret ve şeref sahibi)
Rabbü’n-nâs (insanların rabbi),
Rabbü’s-semâvâti (göklerin rabbi)
Rabbü’ş-şi’râ (Şi’ra yıldızının sahibi)
Refî’u’d-derecât (manevî dereceleri ve gökleri tabaka
tabaka yükselten)
Semî’u’d-du’â (tövbeleri ve duaları duyan ve kabul eden)
Serîu’l-hısâb (hesabı, sorgulaması çok süratli olan)
Şedîdü’l-‘azâb (azabı, cezalandırması çok şiddetli olan)
Şedîdü’l-‘ıkâb (çok hızlı cezalandıran)
Şedîdü’l-mihâl (cezası, azabı, kuvveti çok şiddetli olan)
Vâsi’u’l-mağfire (bağışlaması, mağfireti bol olan)
Zü’l-fadli’l-azîm (çok ikram sahibi)
Zî’t-tavl (lütuf, bağış, ikram, ihsan, af ve bağış sahibi)
Zü’l-ikrâm (ikram sahibi)
Zû fadlin ale’l-âlemîn (âlemlere nimet veren)
Zû fadlin ale’n-nâs (insanlara ikram eden)
Zû-intikam (intikam sahibi, âsileri, zalimleri cezalandıran)
Zü’l-‘ıkâb (suçluları, günahkârları, zalimleri cezalandıran)
Zü’l-Arş (Arş’ın sahibi)
Zü’l-celâl ve’l-ikrâm (azamet ve kibriya, ikram ve ihsan sahibi)
Zü’l-kuvveti (güç ve kuvvet sahibi)
Zü’l-mağfire (af ve bağış sahibi)
Zü’l-me’âric (bütün derecelerin sahibi)
Zü’r-rahmeti (merhamet sahibi) (Toplam: 81)
Kur’ân’da Allah’ın güzel isim ve sıfatları bildirildiği gibi
hadislerde de bildirilmektedir. Bazı hadislerde Allah’ın
güzel isimlerinin sayısı 99 olarak geçmekte, hadislerin bir
kısmında bu isimler zikredilmekte, bir kısmında ise zikredilmemektedir.
2-Hadislerde Geçen Allah’ın İsimleri:
el-Esmâü’l-Hüsnâ ile ilgili eser telif edenlerin hemen
hepsi Tirmizî’nin bu rivayetini esas almışlardır. Müslümanlar arasında meşhur olan da bu rivayette geçen isimlerdir.
Tirmizî’nin rivayetinde bulunduğu hâlde, isim kipiyle
Kur’ân’da bulunmayan isimler şunlardır:
el-Adl (âdil, insaflı, her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyi
hak ve doğru olan)
el-Bâkî (sonlu ve ölümlü olmayan, varlığı sürekli olan, ebedî)
el-Bâsıt (dilediğine rızkı bol veren)
ed-Dârr (zarar veren şeyleri yaratan âsileri cezalandıran)
el-Kâbıd, (dilediğine rızkı daraltan, ölüm zamanı gelenlerin ruhlarını kabzeden)
el-Hâfıd (şan, şeref ve itibar bakımından kâfirleri alçaltan, değersiz yapan, cezalandıran)
el-Mâcid (çok şerefli, çok itibarlı olan)
el-Mâni’ (istediği şeye engel olan, koruyan, kurtaran,
yardım eden)
el-Mu’ızz (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şeref
veren, aziz yapan)
el-Muhsî (insanların bütün yaptıklarını, olup biten her
şeyi bilen ve koruyan)
el-Mukaddim (önce olan, öne alan)
468
DUALAR
el-Muğnî (insanlara mal mülk veren, onları zengin yapan, cömert, nimet sahibi)
el-Mu’îd (ölümlerinden sonra da tekrar diriltecek ve hayatlarını iade edecek olan)
el-Muksıt (hak ve adaletle hükmeden, mazlumun hakkını zalimden adaletle alan demektir)
el-Mübdi’ (varlıkları ilk defa yaratan)
el-Mümît (varlıkların hayatlarına son veren, canlarını
alan)
el-Müteahhır (sonraya bırakan)
el-Müzill (boyun eğdiren, zelil eden, alçaltan)
en-Nâfi’ (faydalı şeyleri yaratan, bütün yaratıklara faydası olan)
er-Raşîd (her işinde isabetli olan, doğru yolu en iyi gösteren)
es-Sabûr (çok sabırlı)
el-Vâcid (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyin
sahibi, her şeye gücü yeten)
İbn Mâce’nin rivayetinde olup Tirmizî’nin rivayetinde
olmayan isimler şunlardır:
el-Ahad (bir, tek, yegâne )
el-Bârr (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli)
469
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
el-Burhân (delil sahibi, kullarına delil gösteren, varlığına her şey delalet eden)
el-Cemîl (zatı, isim, sıfat, söz, fiil ve hükümleri iyi, güzel, iyilik ve ihsan sahibi)
ed-Dâim (ölümsüz, varlığı sürekli olan, bâkî ve dâim)
el-Ebed (ölümsüz, varlığı sürekli, bâkî ve dâim)
el-Fâtır (yaratan, îcat eden, yoktan var eden)
el-Hâfız (koruyup gözeten)
el-Kâfî (kullarına yardım eden, yol gösteren, yaptıklarını
bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken)
el-Kâhir (galip olan, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan,
yaratıklarını dilediği gibi yöneten)
el-Kâim (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten)
el-Karîb (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan)
el-Mu’tî (nimet veren, ihsanda bulunan)
el-Mübîn (varlığı aşikâr olan, hakkı izhar eden, gerçeği
beyan eden)
el-Mü’în (kullarına yardım eden)
er-Râşid (doğru yolu gösteren, her işi isabetli olan)
er-Rabb (varlıkları yaratıp yetiştiren, terbiye eden, eğiten, yetiştiren, her şeye nizamını, güzelliğini ve yeteneklerini
veren, her şeyin maliki ve sahibi)
470
DUALAR
es-Sâdık (söz, iş, vaat ve vaîdinde doğru olan, her sözünü ve vaadini yerine getiren)
es-Sâmi’ (sözlerin açığını da gizlisini de işiten)
es-Sedîd (her işinde doğru, âdil ve doğru sözlü olan)
et-Tâmm (zat, isim, sıfat ve fiilleri, eksiksiz, kusursuz ve
mükemmel olan, acziyet ve zafiyeti olmayan)
el-Vâkî (yaratıklarını tehlikelerden koruyan)
el-Vitr (ilâh, yaratıcı ve mabud olmada eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan)
Zü’l-kuvâ (güç, kuvvet sahibi)
Hadislerde geçen “99” rakamı, Allah’ın isimlerinin sayısını değil çokluğunu ifade eder. Allah’ın güzel isimleri
bir sayı ile sınırlı değildir. (Abdullah bin Salih, s.132)
İmam Nevevî; “İslâm bilginleri bu hadislerdeki sayının
Allah’ın isimleri için hasr (sayısal sınırlama) ifade etmediği, hadisin bu isimlerin dışında Allah’ın isimlerinin olmadığı anlamına gelmediği konusunda ittifak ettiklerini,
hadisin maksadının bu isimleri sayanların cennete gireceklerini bildirmek olduğunu” söylemiştir. (Nevevî, Şerhu Sahîh-i
Müslim, XVII, 5)
Hadislerde geçen “saymak (ihsâ)” ve “ezberlemek (hıfz)”
kelimeleri ile maksat; Allah’ı güzel isimleriyle tanımak,
O’na O’nun istediği şekilde iman, ibadet ve itaat etmektir.
(Beyhakî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, I, 30) Yoksa bu isimleri anlamadan ezberlemek ve tekrarlamak değildir. Meselâ bir insan yaptığı bir
işte Allah’ın kendisini gördüğünü, yaptıklarını bildiğini,
471
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ameline göre ödül veya ceza vereceğini düşünmesi ve ona
göre hareket etmesi Allah’ın isimlerini hıfz ve ihsâ’dır.
“Esmâ-i hüsnâ” ile ilgili rivayetlerin dışında da özellikle dua ile ilgili hadislerde Allah’ın güzel isimleri geçmektedir. Burada şu örnekleri verebiliriz:
Ekberاكرب ; zatı ve isimleri, sıfat ve fiilleri, şanı ve şerefi, nimet ve ihsanı en yüce, en ulu (Müslim, Tahâre, 17; Tirmizî, De’avât, 25)
el-Fâtın الفاتن ; deneyen, imtihan eden (Mâlik, Kader, 5)
el-Ferd الفرد ; tek, kadîm, ezelî, ebedî ve bâkî olan (Beyhakî,
I, 161)
el-Hayî الحيي ; edep ve hayâ sahibi, çirkinliği bulunmayan, bağış, ihsan ve nimeti terk etmeyen (Ebû Dâvud, Hammam, 2;
İbn Mâce, Dua, 13; Nesâî, Gusl, 7)
Hâzimü’l-Ahzâb ; االحزاب هازم güçlü orduları ve toplumları bozguna uğratan, yenen (Müslim, Cihâd, 20, III, 1363)
el-Kâdî القاضي ; hakla hükmeden (Beyhâkî, el-Esmâ ve’s-Sıfât, s.
111)
el-Muhsin المحسن ; yaptığı şeyleri iyi, güzel, sağlam ve kaliteli yapan, insanlara ikram (Süyûtî, No: 1817. I, 215)
Mücriye’s-Sehâb السحاب مجري ;bulutları hareket ettiren
(Müslim, Cihad, 20)
el-Mükevvin المكو ; ebedî olarak vâr olan (Ahmed, II, 539;
Buhârî, Tevhîd, 26)
Münzilü’l-Kitab الكتاب مزنل ;Kitabı indiren (Müslim, Cihâd, 20-
21)
el-Müsa’ır المسعر ;ürünleri azaltıp çoğaltan, kıtlaştırıp
bollaştıran (Tirmizî, Büyu’, 73; Ebû Davud, Büyu’, 51)
en-Nazîf النظيف ; sözleri, işleri ve hükümleri temiz, iyi ve
güzel olan (Tirmizî, Edeb, 41)
er-Refîk الرفيق ; yumuşak davranışlı, merhametli (Müslim,
Selâm, 15; Buharî, Edeb, 35; Ebû Davud, Edeb, 15)
es-Sâil السائل ; insanları ahirette sorgulayan, hesaba çeken
(Müslim, İmâre, 45; Buhârî, Enbiya, 50)
es-Sâni’ الصانع ; varlıkları, iyi, güzel, sağlam ve muhkem
yapan, fâil, halik, musavvir (Müslim, Zikr, 9)
es-Setîr الستري ; kullarının ayıp ve kusurlarını örten (Nesâî,
Gusl, 7; Ebû Davud, Hammam, 2; Ahmed, IV, 224)
es-Seyyid السيد ; en şerefli, en yüce, kâinatın sahibi, maliki
ve yöneticisi (Ahmed, IV, 24; Beyhakî, el-Esmâ ve’s-Sıfât,I,54)
es-Sübbûh السبوح ; her türlü kötülük, eksiklik, acizlik ve
noksanlıklardan uzak olan (Müslim, Salât, 223; Ebû Davut, Salât, 17;
Nesâî, Sünen, Tatbik, 11; Ahmed, V. 35, 99, 115,148)
eş- Şâfi’ الشافع ; maddî ve manevî hastalıklara şifa veren,
sıkıntıları gideren (Buhârî, Merda, 20, Tıb, 40; Müslim, Selâm, 46-48)
et-Tabîb الطبيب ; işleri en iyi yapan, bir şeyi en iyi bilen,
mahir, hükmeden, karar veren, maddî ve manevî dertlere
deva veren, şâfî (Ebû Davud, Tereccül, 18, No: 4207)
et-Tayyib الطيب ; söz, iş ve hükümleri iyi, güzel ve faydalı
olan, eksiklik ve noksanlardan münezzeh olan (Tirmizî, Edeb,
41; Müslim, Zekât, 65)
Allah’ın isimleri zikredilerek yapılan dualar kabule şayandır. Hem Kur’ân, hem de hadislerdeki dua örneklerinde dua öncesinde veya sonrasında Allah’ın güzel isimleri
belirtilmiştir.
Esma-i Hüsna ALLAH-U TEALA’NIN ismi Şerifleri
Kaynak: diyanet.gov.tr
webdosya.diyanet.gov.tr/Dua/UserFiles/Esamul_Husna/Ayetlerde_Esmaul_Husna.pdf
webdosya.diyanet.gov.tr/Dua/UserFiles/Esamul_Husna/Hadislerde_Esmaul_Husna.pdf